PAYDAŞLAR ARASINDA EL ATMANIN ÖNLENMESİ DAVASINA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2020/1616 esas, 2021/5610 karar sayılı, 29.06.2021 tarihli kararı ‘’…Davacı vekili; müvekkilinin murisi … …’nın 14.06.2011 tarihinde ölümü ile davalılarla birlikte Manisa ili, Yunusemre ilçesi 332, 249 ve 331 parsellerde paydaş haline geldiklerini, bu üç taşınmazın üzerinde yer alan tavuk çiftliği ve bağın, 14.06.2011 tarihinden bu yana, fiilen davalı … … … tarafından işletilmekte olduğunu, kazancın tamamının … … … ve diğer davalı … … … tarafından paylaşıldığını, muris … …’nın ölümünden bugüne kadar müvekkile bir kısım ödemeler yapıldığını, ancak müvekkile yapılan ödemelerin, söz konusu taşınmazların büyüklüğü ve yapılan tarımsal (bağ ve tavuk üretim çiftliği) faaliyetlerin mahiyeti göz önünde bulundurulduğunda çok cüzi bir miktar olduğunu belirterek, müvekkilinin payına vaki el atmanın önlenmesine ve geriye dönük 5 yıllık ecrimisilin ödenmesine Karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili; 331 parselde tavuk kümesleri bulunduğunu, bu parselde bulunan kümesleri müvekkili İbrahim … …’nın 25.08.2009 tarihinden beri hem tapu hissedarı hem de diğer tapu hissedarlarının kiracısı olarak işlettiğini, müvekkili İbrahim’in kira bedeli olarak diğer tapu hissedarlarına ödemeler yaptığını, hiç kimsenin talebi olmamasına rağmen müvekkilinin senelik belli oranlarda kira artışı yaptığını, tapu hissedarları arasındaki yakın akrabalık ilişkisi nedeniyle bu kira ödemelerini genellikle elden ödediğini, bu ödemelere diğer tüm tapu hissedarlarının tanık olduğunu, 249 ve 332 sayılı parsellerde ise üzüm bağları bulunduğunu, buraları diğer müvekkili …’nın işlettiğini, müvekkili … tarafından işletilmesine diğer tüm hissedarların, 01.01.2012-31.12.2022 tarihleri arasında geçerli olmak üzere muvafakat verdiklerini, …’nın da tıpkı diğer davalı … gibi tüm hissedarlara kira ödediğini belirterek, Davanın reddini savunmuştur.
.Mahkemece; davalı …’nın, davacının kardeşi olduğu, davaya konu taşınmazları diğer davalı ile birlikte kullandığı, dinlenen davalı tanıklarının tamamının, taşınmazların davalılar tarafından kullanılmasına tüm ortakların izni olduğu ve her sene kira bedeli aldıklarını beyan ettikleri, yine tarafların kardeşleri ve taşınmazda davacı gibi muris babalarının ölümü nedeni ile payları bulunan tanık … ve …’nın; taşınmazların tüm mirasçılar tarafından kiraya verildiğini ve tüm hissedarların kira bedeli aldıklarını beyan ettikleri, davacının dava dilekçesi ile bir kısım ödemeler aldığını kabul ettiği, davalı …’in de cevap dilekçesinde her sene arttırarak kira bedeli ödediğini belirttiği, yine davacının da aralarında bulunduğu tüm malik ve murislerin 23.02.2012 tarihinde taşınmazların davalı … … … tarafından kullanılmasına yazılı muvafakat verdiği, dava tarihi olan 2016 yılının sonuna kadar kullanım konusunda uyuşmazlık çıkmadığı, bu nedenlerle davalıların taşınmazları kullanımlarının sözlü kira sözleşmesine dayandığı, kira bedellerinin ödenip ödenmediği hususunun çekişmeli olduğu, bu tür uyuşmazlıklarda Sulh Hukuk Mahkemesinde kira bedeli ve tahliye talep edilmesi gerektiği belirtilerek men’i müdahale ve ecrimisil davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir. Yapılan kanun yolu incelemesi sonucunda; İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince (2019/164 E, 2019/1863 K); İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm yine davacı vekili tarafından Temyiz edilmiştir.
Dava; paydaşlar arası el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı ve davalı …’nın kardeş olduğu, diğer davalı …’in ise amcaları olduğu, 249 parselde davacı ve davalı …’nın iştirak halinde malik olduğu, 331 ve 332 parselde davacı ve davalı … iştirak halinde, diğer davalı … ile de müşterek mülkiyet halinde paydaş oldukları, kardeş olan davacı ve davalı …’nın taşınmazlardaki paylarının, babalarının 14.06.2011 tarihinde ölümüyle intikal ettiği, 331 parsel üzerinde bulunan çiftlik binalarının davalı …, 249 ve 332 parselde bulunan bağların ise davalı … tarafından kullanıldıkları, 332 ve 249 parsellerin kullanımı ile ilgili davacı da dahil tüm paydaşları tarafından 23.02.2012 tarihinde imzalanan muvafakatname ile 31.12.2022’ye kadar davalı …’ya izin verdikleri anlaşılmaktadır.
1. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, yapılan yargılama ve uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararında yazılı gerekçelere, hukuki ilişkinin nitelendirmesine göre davacı vekilinin 331 parsele ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. 249 ve 332 sayılı parseller bakımından yapılan temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; dinlenen davalı tanıklarının; -özellikle taşınmazlarda paydaş olan davalı tanıklarının 331 parselde bulunan çiftliği İbrahim’in tüm paydaşlardan kiraladığı yönünde beyanda bulundukları göz önüne alındığında, davalı … tarafından kendisi dışındaki paydaşlardan burayı kiralayarak kullandığına ilişkin savunmasının ispatlandığı, ancak diğer davalı …’nın 249 ve 332 parselleri kiralayarak kullandığına ilişkin herhangi bir delil olmadığı, bu nedenle …’nın, anılan parselleri davacının da aralarında bulunduğu tüm paydaşları tarafından 23.02.2012 tarihinde imzalanan ve 31.12.2022’ye kadar …’ya kullanım izni veren muvafakatnameye göre kullandığı, bu doğrultuda davalı …’nın dava tarihine kadar kullanımının haksız işgal oluşturmayacağı, Mahkemece ecrimisile hükmedilmemesi yönünden bir isabetsizlik bulunmadığı, ancak eldeki davanın açılmasıyla; muvafakatnameyle davacı tarafından davalı …’ya verilmiş olan kullanım izninin geri alındığının kabulü gerekeceği de ortadadır. Hal böyle olunca; Mahkemece, davacının el atma talebiyle ilgili olarak 249 ve 332 parseller açısından değerlendirme yapılması gerektiği, bu doğrultuda keşif yapılarak tapuda tarla olarak görünen anılan iki parselde davacının çekişmesiz olarak kullanabileceği yer bulunup bulunmadığının saptanması, eğer davacının çekişmesiz olarak kullanabileceği yer varsa el atma talebinin reddedilmesi, şayet yoksa davacının payına vaki el atmanın önlenmesi kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması ve istinaf talebinin esastan reddi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan (1) nolu bentte yazılı nedenlerle, davacı vekilinin 331 parsele yönelik temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle 249 ve 332 parsellerle ilgili davacı vekilinin ecrimisile yönelik temyiz itirazlarının reddine, el atmaya yönelik temyiz itirazlarının ise yerinde görüldüğünden kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf isteminin esastan reddine dair kararının KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi hükmünün 6100 sayılı HMK’nin 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA, HMK’nin 373/1.maddesi gereği kararın bir örneğinin İzmir Bölge Adliye Mahkemesi (1.) Hukuk Dairesine, dosyanın ise ilk derece mahkemesi Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 29.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.’’ Şeklindedir.
Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2019/6481 esas, 2021/4573 karar,01.06.2021 tarihli kararı‘’…Davacılar vekili, 114 ada 4 (İfrazla 114 ada 5, 6 ve 7) parsel sayılı taşınmazda hisse sahibi olduklarını, davalının taşınmazda 21/228 oranında hissedar olmasına rağmen taşınmazın tamamını kullandığını, müvekkillerinin taşınmazda paydaş olmalarına rağmen taşınmazdan faydalanamadıklarını, paydaşlar arasında tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi, özel bir parselasyon planı, fiili kullanma biçimi bulunmadığını belirterek taşınmazın müvekkillerinin paylarına yönelik davalının vaki elatmasının önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece verilen ilk kararda, davalının dava konusu 114 ada 5, 6 ve 7 parsel sayılı taşınmazlarda ayrı ayrı 7/76 oranında hisse sahibi olduğu, tanık beyanlarından davalının kendi hissesine düşen taşınmazları kullandığı, tüm paydaşları bağlayan fiili kullanım biçiminin oluşmadığı, davalının davacıların hisselerine düşen taşınmazları kullanmalarına müdahale etmediği gibi kullanımlarına da engel olmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. Dairece yapılan incelemede, “… mahkemece, davacılara tanıklarının isim ve adreslerini bildirmesi için süre ve imkan tanınması, bildirmeleri halinde, mahallinde yeniden keşif icra edilerek, davacılar ve davalı tanıklarının beyanlarının keşif mahallinde alınması, toplanacak delillere göre, davaya konu edilen taşınmaz yönünden, özel parselasyon ya da fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığının, her paydaşın payına özgülenen bir kısım bulunup bulunmadığının belirlenmesi, var ise, davacılara özgülenen alana bir müdahale olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi ve sonucuna göre karar verilmesi, özel parselasyon ya da fiili kullanma biçiminin oluşmamış olması halinde, uyuşmazlığın TMK’nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi, bu çerçevede, davacıların taşınmazda kullandığı ya da kullanabileceği bir yer olup olmadığının açıkça saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, özetlenen ilkelere uygun düşmeyecek biçimde yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, “..davacı … tarafından açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeni ile usulden reddine, davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile dava konusu Osmaniye ili Merkez ilçesi Sarpınağzı Köyü 114 ada 8 parsel (eski 4 parsel) sayılı taşınmazda 1011,37 m2’lik alana davalının elatmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulü ile dava konusu Osmaniye ili Merkez ilçesi Sarpınağzı Köyü 114 ada 8 parsel (eski 4 parsel) sayılı taşınmazda 663,71 m2’lik alana davalının elatmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,” karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında el atmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davaya konu edilen taşınmazların davacılar, davalı ve 3. kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller Mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Dava paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkin olup, Mahkemece paya vaki elatmanın önlenmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere “….Dava konusu Osmaniye ili Merkez ilçesi Sarpınağzı Köyü 114 ada 8 parsel (eski 4 parsel) sayılı taşınmazda 1011,37 m2 lik alana davalının elatmasının önlenmesine,….Dava konusu Osmaniye ili Merkez ilçesi Sarpınağzı Köyü 114 ada 8 parsel (eski 4 parsel) sayılı taşınmazda 663,71 m2 lik alana davalının elatmasının önlenmesine,….” şeklinde hükümler kurulmuş olması doğru değil ise de; anılan bu husus yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda (2) nolu bentte açıklanan sebeple yerinde görüldüğünden kabulü ile hüküm fıkrasının (2) nolu bendinin 2 nolu fıkrasında yer alan “…1011,37 m2 lik alana…” ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine “….davacının payına…” ibarelerinin eklenmesine, yine hüküm fıkrasının (3) nolu bendinin 2 nolu fıkrasında yer alan “…663,71 m2 lik alana…” ibarelerinin hüküm fıkrasından çıkarılmasına, yerine “….davacının payına…” ibarelerinin eklenmesine, hükmün 6100 sayılı HMK’nin Geçici 3. maddesi yollaması ile 1086 sayılı HUMK’un 438/7. fıkrası gereğince düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, taraflarca HUMK’un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 01.06.2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.’’şeklindedir.
Web sitesi içerisindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Sevin Özşeker Karabudak’a ve Av. Derin Özşeker ‘e aittir. Bu web sitesindeki makale ve içeriklerin izinsiz olarak başka sev sitelerinde paylaşılması ve kullanılması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Yazılar bilgi vermek amacı ile paylaşılmakta olup konu ile ilgili avukattan ofisinden danışmanlık alınması gerekmektedir. Her konu kendi içerisinde farklıdır. Ayrıntılı bilgi için 0530 434 48 48 – 0536 930 52 60