TANIMA VE TENFİZ DAVASI
Tanıma, yabancı mahkeme kararının yabancı bir mahkemede kabulü anlamına gelmektedir. Kesin hükmü gücünü icra kabiliyetinden bağımsız olarak kabulüdür. Örnek vermek gerekirse; tespit davaları, boşanma, evlenmenin butlanı, nesebin reddi ancak icra kabiliyeti olmayan hususların tanınmasıdır. Tanıma davalarında kararların icra kabiliyeti yoktur.
Bir şeyin verilmesi, yapılması veya yapılmaması hakkında verilen kararlar eda davalarından olduğu için bu kararın tanınması halinde icra kabiliyeti bulamayacağından davacı tatmin olmayacaktır.
Niteliği gereği tenfiz edilmesi gereken bir karar için tanıma davası açılması yoluna gidilebilmesi için davacının tanıma davası açmakta haklı bir menfaati bulunması gerekir aksi halde hukuki yarar yokluğundan dava reddedilir.
Bazı kararlar ise niteliğine bakılarak tanıma veya tenfiz gerektirip gerektirmediği içeriğine bakılarak tespit edilmelidir. Misal, evlilik birliği boşanma ile sona erdiğinde hem boşanma hem nafaka veya tazminat talebi hakkında da karar verilmiş olması halinde boşanma için tanıma, diğer fer’i talepler için ise tenfiz yapılması gerekmektedir. Yabancı mahkeme kararı için verilen tenfiz kararı içerisinde tanımayı da barındıracaktır. Nitekim kararın icra kabiliyeti olabilmesi için öncelikle kesin hüküm kuvveti sağlanmış olması gerekir.
MÖHUK 50 ‘de tanıma ve tenfiz ön şartları :
(Milletlerarası Özel Hukuk Kanunu Madde 50)
- Yabancı bir mahkeme tarafından verilmiş ilamın bulunması
- Yabancı mahkeme kararının hukuk davalarına ilişkin olması
- Kararın kesinleşmiş olması.
MÖHUK 54 ve 55/2 de ise öngörülmüş diğer tanıma tenfiz kuralları ile denetime tabidir.
Şartların varlığı önemlidir, Mahkemenin takdir yetkisi yoktur.
Tanıma ve tenfiz davalarında şartların gerçekleşip gerçekleşmediğini Mahkeme re’sen araştırması gerekir. Bu dava her türlü delil ile ispatlanabilmektedir. Tanıma ve tenfiz davalarında esasa girme yasağı mevcuttur.
MADDE 54 – (1) Yetkili mahkeme tenfiz kararını aşağıdaki şartlar dâhilinde verir:
a) Türkiye Cumhuriyeti ile ilâmın verildiği devlet arasında karşılıklılık esasına dayanan bir anlaşma yahut o devlette Türk mahkemelerinden verilmiş ilâmların tenfizini mümkün kılan bir kanun hükmünün veya fiilî uygulamanın bulunması.
b) İlâmın, Türk mahkemelerinin münhasır yetkisine girmeyen bir konuda verilmiş olması veya davalının itiraz etmesi şartıyla ilâmın, dava konusu veya taraflarla gerçek bir ilişkisi bulunmadığı hâlde kendisine yetki tanıyan bir devlet mahkemesince verilmiş olmaması.
c) Hükmün kamu düzenine açıkça aykırı bulunmaması.
ç) O yer kanunları uyarınca, kendisine karşı tenfiz istenen kişinin hükmü veren mahkemeye usulüne uygun bir şekilde çağrılmamış veya o mahkemede temsil edilmemiş yahut bu kanunlara aykırı bir şekilde gıyabında veya yokluğunda hüküm verilmiş ve bu kişinin yukarıdaki hususlardan birine dayanarak tenfiz istemine karşı Türk mahkemesine itiraz etmemiş olması.
Tanıma davalarında tenfiz davalarından ayrı MÖHUK madde 54 deki a bendinde öngörülen karşılıklılık koşulları aranmayacaktır.
“T.C. YARGITAY 2. Hukuk Dairesi Esas No: 1996/44 Karar No: 1996/782 Karar Tarihi: 25.01.1996
…Tenfizi istenen Yabancı Mahkeme kararı boşanmayı ve davalı adına Türkiyede bulunan taşınmazın temlikini içermektedir. 2675 sayılı (MÖHUK) yasanın 23/3. maddesi gereği taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklara ilişkin hukuki işlemler şekil yönünden bu malların bulundukları yer hukukuna tabidir. Aynı kanunun 38/b maddesi uyarınca Türk mahkemesinin münhasır yetkisine giren konularda yabancı mahkeme kararlarının tenfizine karar verilemez. Bu itibarla taşınmaz siciline ilişkin hükmün tenfizine karar verilmesi yasal kurala aykırıdır. Taşınmazlarla ilgili davalarda yetki taşınmazın bulunduğu yer mahkemesine ait olup bu yetki kesin yetki kuralıdır. Doğrudan dikkate alınması gerekir. (HUMK. Md. 13) Ne var ki taşınmaz hakkında yabancı mahkemece oluşturulan kararın tenfizi yönündeki bu kararın tanınmaya dönüştürülmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden bu konu bozma nedeni yapılmamış hükmün düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur… (HUMK. 438)”
MADDE 52 – (1) Kararın tenfiz edilmesinde hukukî yararı bulunan herkes tenfiz isteminde bulunabilir. Tenfiz istemi dilekçe ile olur. Dilekçeye karşı tarafın sayısı kadar örnek eklenir. Dilekçede aşağıdaki hususlar yer alır:
a) Tenfiz isteyenle, karşı tarafın ve varsa kanunî temsilci ve vekillerinin ad, soyad ve adresleri.
b) Tenfiz konusu hükmün hangi devlet mahkemesinden verilmiş olduğu ve mahkemenin adı ile ilâmın tarih ve numarası ve hükmün özeti.
c) Tenfiz, hükmün bir kısmı hakkında isteniyorsa bunun hangi kısım olduğu.
USUL
Usulü konularda, eğer MÖHUK da düzenlendiyse MÖHUK, ancak MÖHUK da düzenlendiyse HMK hükümleri uygulanacaktır. Basit yargılama usulüne tabidir.
Hasımlı şeklinde görülür ve taraf göstermek mecburidir. Hukuki yararı olan herkes davacı olabilir. Yabancı Mahkeme kararının kendisi hakkında verilmemiş olsa dahi eğer tanınmasında veya tenfizinde hukuki menfaati olanlar dava açabilir. Ancak bu menfaat alelade değil hukuki bir menfaat olmalıdır.
GÖREVLİ MAHKEME
Kural oalrak görevli Mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir. Ancak davanın niteliğine göre değişebilir. Boşanma ile ilgili kararlarda veya aileyi ilgilendiren kararlarda Aile Mahkemesinde açılması gerekir. Aile Mahkemesi yoksa Aile Mahkemesi sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesi görevlidir.
YETKİ
Möhuk madde 51 de düzenlenmiştir. Bu maddeye göre
(1) Tenfiz kararları hakkında görevli mahkeme asliye mahkemesidir.
(2) Bu kararlar kendisine karşı tenfiz istenen kişinin Türkiye’deki yerleşim yeri, yoksa sâkin olduğu yer mahkemesinden, Türkiye’de yerleşim yeri veya sâkin olduğu bir yer mevcut değilse Ankara, İstanbul veya İzmir mahkemelerinden birinden istenebilir.
Dava açarken aranan evraklar
- Yabancı mahkemece verilen kararın aslı (ıslak imzalı, mühürlü)
- Yabancı mahkemenin kararının kesinleşmiş olduğunu gösterir şerh veya belge (ıslak imzalı, mühürlü)
- Apostil Şerhi: Apostil, bir ülkede resmi makamlarca düzenlenen resmi belgelerin, başka bir ülkede geçerli sayılması için yapılan onaylama işlemidir. Belgeyi düzenleyen ülke tarafından söz konusu resmi evrak üzerine “Apostil Şerhi” verilmek suretiyle, başkaca bir onaya gerek kalmaksızın başka bir ülkede geçerli sayılması amaçlanmaktadır. Bu itibarla; tanıma ya da tenfiz davası açısından, davaya konu edilen bir yabancı mahkeme kararının gerçekte bir mahkeme kararı olup olmadığı, hangi ülke ve hangi mahkemeden verildiği, hangi tarihte karar verildiği kim tarafından tasdik edildiği, evrak üzerinde mühür olup olmadığı hususlarının tespiti; kararı veren mahkemeye sormadan ve teyit ettirmeye gerek kalmadan apostil şerhi verilmek suretiyle sağlanabilmektedir. Bu nedenle tanıma ve tenfiz davasında apostil şerhi zorunlu bir unsurdur.
- Yabancı mahkemenin vermiş olduğu kararın Türkçeye yeminli tercüman tarafından tercüme edilmesi ve bu tercümenin Noter veya Konsolosluktan onaylatılması
- Pasaport ve nüfus cüzdanı fotokopisi
- Vekaletname (Vekaletnamede vesikalık fotoğraf olması gerektiği gibi vekaletname içerisinde “yurt dışında verilmiş boşanma kararına ilişkin tanıma ve tenfiz davası açmaya, açılan davayı kabule” yetkilerinin bulunması gerekmektedir.
HARÇ
Anlaşmazlık konusu değer üzerinden harç masrafı nispi harç ödenecektir.
ZAMANAŞIMI
Tenfize konu edilen karar, tenfiz kararı kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içinde yabancı karar icra edilmesi gerekir aksi halde zamanaşımına uğrar.
“T.C. YARGITAY 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4549 Karar No: 2016/9054 Karar Tarihi: 06.06.2016
12.12.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 58.maddesinin 1.fıkrasına göre; Yabancı mahkeme ilâmının kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi yabancı ilâmın tenfiz şartlarını taşıdığının mahkemece tespitine bağlıdır.
Tanımada 54 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi uygulanmaz. Aynı kanunun 59. maddesine göre ise; Yabancı ilâmın kesin hüküm veya kesin delil etkisi yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren hüküm ifade eder. Şu durumda, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının tanınması halinde; taraflar, yabancı mahkeme kararının kesinleştiği andan itibaren boşanmış hale geleceklerdir. Somut olayda; tarafların…. Sayılı kararı ile 21.07.2014 tarihinde boşanmalarına karar verildiği, kararın 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği ve yabancı mahkeme kararının tanıma-tenfizine ilişkin … sayılı ve 18.01.2016 tarihli ilamı ile tarafların boşanmalarına ilişkin kısım yönünde yabancı mahkeme kararının tanınmasına karar verildiği ve kararın 25.02.2016 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; tarafların yabancı mahkemece verilmiş boşanma kararının kesinleştiği andan itibaren boşanmış hale gelecekleri, tedbir nafakasına talebine ilişkin işbu davanın 22.08.2014 tarihinde açıldığı, boşanmaya ilişkin yabancı mahkeme kararının ise 08.09.2014 tarihinde kesinleştiği, bu nedenle tedbir nafakası talebi yönünden işin esasına girilerek sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.”
- Web sitesi içerisindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Sevin Özşeker Karabudak’a ve Av. Derin Özşeker ‘e aittir. Bu web sitesindeki makale ve içeriklerin izinsiz olarak başka sev sitelerinde paylaşılması ve kullanılması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Yazılar bilgi vermek amacı ile paylaşılmakta olup konu ile ilgili avukattan ofisinden danışmanlık alınması gerekmektedir. Her konu kendi içerisinde farklıdır. Ayrıntılı bilgi için 0530 434 48 48 – 0536 930 52 60