BODRUM İCRA AVUKATI ADİ ORTAKLIKTA SORUMLULUK

BODRUM İCRA AVUKATI ADİ ORTAKLIKTA SORUMLULUK

İçerik Haritası

BODRUM – İCRA AVUKATI

KIYMETLİ EVRAK 

altgörsel

ADİ ORTAKLIKLARDA PAYDAŞI TARAFINDAN DÜZENLENEN KAMBİYO SENEDİN SORUMLULUĞU

Bireyler gerek ekonomik gerekse idari sebeplerle olsun belli amaçları gerçekleştirmek adına ortak bir amaç için bir araya gelerek bu yoldaki tüm  zorlukları birlikte aşmak adına güç birliği kurmak istemeleri ile esasen ortaklıklar oluşur. Ortaklık tüzel kişilik kurmak ile gerçekleşebileceği gibi tüzel kişilik atfedilmeyen ortaklıklarında kurulması mümkün.

Tüzel kişiliğin olmayan ortaklıklarda hukuki sorunların çözümü daha meşakkatli olmaktadır. Tüzel kişiliği olmayan ortaklıklara da adi ortaklık denilmektedir. Adi ortaklık kişilerin emeklerini, sermayelerini ve araçlarını ortak bir amaç için bir araya getirerek ve bu amaca ulaşmak için birlikte çaba göstermeyi birbirlerine sözleşmeler ile taahhüt etmeleri ile kurulur.

TBK 620-645. Maddeleri arasında adi ortaklık ile ilgili hükümler düzenlenmektedir. TBK 620/2 ve  TTK 126. Maddesinde adi ortaklık tanımları yapılmıştır.

TBK 620. Maddesinin 2. Fıkrasında “Bir ortaklık, kanunla düzenlenmiş ortaklıkların ayırt edici niteliklerini taşımıyorsa, bu bölüm hükümlerine tabi adi ortaklık sayılır.” denilmek sureti ile adi ortaklık tanımı yapılmıştır. Yani bir ortaklık kanunda düzenlenmiş ortaklık özelliklerini taşımıyor ise o halde bu ortaklık Türk Hukukunda adi ortaklık kabul edilmektedir. TTK 126. Maddesinde ise ” Her şirket türüne özgü hükümler saklı kalmak şartıyla, Türk Medeni Kanunu’nun tüzel kişilere ilişkin genel hükümleri ile bu Kısımda hüküm bulunmayan hususlarda Türk Borçlar Kanunu’nun adi şirkete dair hükümleri her şirket türünün niteliğine uygun olduğu oranda, ticaret şirketleri hakkında da uygulanır.”

denilmektedir. Adi ortaklıklarla ilgili olarak uygulamaların TBK da kapsadığını ve hareket alanının da genişlediğini görüyoruz.

Adi ortaklığın üçüncü kişiler ile ilişkisi nasıldır?

Temsildir.TBK 637. Maddesinde temsil hususu düzenlenmiştir.

TBK 637:
“1 -Kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunan ortak, bu kişiye karşı bizzat kendisi alacaklı ve borçlu olur.
2-Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olurlar.
3-Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır. Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.” denilmektedir.

DOLAYLI TEMSİL

Kanun maddesine baktığımızda temsil dolaylı ve doğrudan temsil olmak üzere ikiye ayrılır. Adi ortaklıklarda, ortaklardan birinin kendi adına ve ortaklık hesabına bir üçüncü kişi ile işlemde bulunması halinde ortak, bu kişiye karşı bizzat sadece kendisi alacaklı ve borçlu olur. Bu durumda dolaylı temsilde bahsediliyor. Ortaklığın temsili dolaylıdır. Diğer ortaklarda bu sonuçlara taraf olmak istemesi halinde, borcun temliki gibi işlemlerle borcun diğer ortaklara aktarılması gerekir.

DOĞRUDAN TEMSİL

Ortaklardan biri, ortaklık veya bütün ortaklar adına bir üçüncü kişi ile işlem yaparsa, diğer ortaklar ancak temsile ilişkin hükümler uyarınca, bu kişinin alacaklısı veya borçlusu olurlar. Bu nedenle buradaki temsil doğrudan temsildir. Temsil yetkisinin olmadığı hallerde temsil olunanı da temsilciyi de bağlamıyor.

Kendisine yönetim görevi verilen ortağın, ortaklığı veya bütün ortakları üçüncü kişilere karşı temsil etme yetkisi var sayılır. Bu durumda yetki verilen temsilciye tüm ortakların oybirliği ile verilmiş ve verilen temsil yetkileri oy birliği ile belirtilmiş olması gerekmektedir.

Şirket adına doğrudan temsil ile yapılan işlemlerde tüm ortaklar sorumlu olurlar.

MÜTESELSİL SORUMLULUK 

TBK 638. Maddesi 3. Fıkrasında “Ortaklar, birlikte veya bir temsilci aracılığı ile, bir üçüncü kişiye karşı, ortaklık ilişkisi çerçevesinde üstlendikleri borçlardan, aksi kararlaştırılmamışsa müteselsilen sorumlu olurlar.” düzenlenmesi gereğince de temsilci vasıtasıyla ya da ortaklarca birlikte yapılan haksız fiil işlemlerden , veya kusursuz sorumluluk hallerindeki eylemlerden müteselsilen sorumluluğu düzenlemektedirler.

Ortakların müteselsil olarak sorumlulukları dış ilişkide etkilidir. Üçüncü kişiye karşı müteselsildirler. Kendi iç ilişkilerinde böyle bir sorumlulukları söz konusu değildir. Kendi iç ilişkilerindeki sorumluluk esasen zarara katlanma oranında söz konusu olur. Bir ortak borcun tamamını öder ise o halde o diğer ortakların sorumlu oldukları oranlarda diğer ortaklara karşı rücu etme hakkı doğar.

ADİ ORTAKLIĞIN TİCARİ İŞLETME İŞLETMESİ

Adi ortaklıkta amaç ekonomik olabileceği gibi idari de olabilir. Adi ortaklık her türlü amaç için kurulabilir. Çoğu zaman ekonomik amaç için kullanılır ve ortaklık amacına ulaşmak noktasında bir faaliyet gösterilmesi ve para kazanmak istemesidir. Adi ortaklıklarda ticari işletme işletmek zorunda olmasa da amacına ulaşması bakımından mümkündür. Adi ortaklıklar amaçlarına ulaşmak için kaçınılmaz olarak ticari işletme işletirler.

Ticari temsilci atama tacirlere atfedilmiştir. Adi ortaklık ancak bir ticari işletme işletir ise tacir unvanı alır ve o halde kambiyo senedinden kaynaklı olarak ortaklığın sorumluluğuna gitmek gerekir. O zaman ancak ticari işletme temsilcisine gidilebilir mi tartışmak gerekir.

Adi ortaklık paydaşlarının bir tanesinin senet düzenlenmesi halinde bu senedin geçerli olması halinde sorumluluklar gündeme gelir. Adi ortakların paydaşlardan bir tanesinin kambiyo düzenlemesi halinde Yargıtayın bu konuda birbirinden farklı kararları olup yargıtayın her  kararında bu hususlarda tespitleri söz konusudur. Kambiyo senedinin düzenleyeni olarak adi ortaklığın gösterilmesi halinde bu senet geçerli değildir. Kaldı ki adi ortaklığın bir kişiliği (tüzel kişiliği )olmayıp senedin tarafı olamaz.

Senet adi ortaklığı bağlamaz. Ancak burada adi ortaklığın ortaklarını bağlar.

YARGITAY KARARLARINDAN ÇIKARILAN TESPİTLER 

Adi ortaklığın tüzel kişiliğine sahip olmaması halinde, ortakların birinin işlemlerinin diğer ortakları da bağlamasına, adi ortaklıklarda yönetim ve temsil şeklinin ne şekilde yapıldığına bakılır. Hiçbir düzenleme bulunmadığı halde o halde kambiyo senedinin ortaklardan her birinin temsil yetkisi olması nedeniyle diğer ortakları da bağlayacağı söylenmiştir. Bazı kararlarda ise kambiyo senedinde münferiten imza atan ortak paydaşın diğer ortakları temsil yetkisinin olup olmadığına bakılarak sorumluluk tespit edilebilir, denilmektedir.

Adi ortaklıklarda yapılan iç delegelerde temsil yetkisine  haiz olan ortağın “Kambiyo senedi yapması yasak” şeklinde hükümler içerdiği görülmektedir. Bu durumda Yargıtay kararlarından anlaşıldığı üzere iç delegelere bakılmalıdır. Bu düzenlemelerin varlığı halinde dahi ancak iç ilişkide geçerli olabileceği ama üçüncü kişilere karşı bu yasağın ileri sürülemeyeceğine yöneliktir. Kaldı ki adi ortaklıkların yazılı sözleşmeler ile kurulması zorunluluğu da yoktur.

Yargıtayın son kararlarına bakıldığında adi ortaklığa ilişkin hükümlere atıf yapıldıktan sonra adi ortaklıkta iç düzenleme yapılıp yapılmadığı, adi ortaklığın yazılı bir sözleşme yapılıp yapılmadığı bu ortaklığın yönetim ve temsil yetkilerinin nasıl kararlaştırıldığına bakılması gerektiği anlaşılmaktadır. Yüksek mahkeme, adi ortaklıklara ilişkin herhangi bir yazılı sözleşmelerle düzenleme bulunmaması halinde her ortağın temsil yetkisine haiz olması nedeniyle yönetici ortakların her birinin tüm ortakları bağlayıcı kambiyo senedi düzenlenebileceği kanaatine varılmıştır. Yargıtay kararlarından anlaşılan ortaklıklarda  yazılı sözleşmeler yapıldığı, bu düzenlemelerin  de genelde münferit veya müşterek imza düzenlemeleri  şeklinde olduğu görülmektedir.  Kambiyo senedini düzenleyen ortağın önce kambiyo senedi düzenlemeye yetkisi olup olmadığına bakıyorlar. İlgili ortağın bu durumda bir yetkisi varsa tüm paydaşları sorumlu tutan bir senet yapabilir.

Ancak yönetici ortağın kambiyo senedinin düzenlenmesinin yasaklanması halinde bazı kararlarında bu durumu temsil yetkisini sınırlandırma olarak atfettiği ancak bazı kararlarda ise bu yasaklamanın sadece iç ilişkiyi etkileyiciği yönünde tespitler olduğu görülmektedir. Bu ortaklık düzenlemelerin ilan edilmesi ( ticaret siciline ilan ve tescil) edilmesi halinde üçüncü kişilere de ileri sürülebileceği yönelik görüş ve karşı oylar vardır.

TBK 637. maddesinin son fıkrasına yeni kanunumuz ile bir cümle eklendi.”Ancak, temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.” yönetici ortaktan bahsedilmektedir. Yönetici ile ortaklar arasında vekalet ilişkisi uygulanır (TBK 504. maddesinde baktığımızda kambiyo senetleri için özel temsil yetkisi gerektiren hususlardan bahsediyor.)

Yargıtayın çözüm ve sonuçlarını değerlendirirsek,

Ortaklık içi düzenlemeleri bakılmalı  ve buna göre temsil yetkilerine bakılmalı ve sorumlu olup olmadığına bakılmalıdır. Hiçbir düzenleme yoksa her bir ortak temsil yetkisine sahip olduğundan yönetici ortak diğer ortakları da bağlayıcı şekilde kambiyo senedi düzenleyebilir. Kambiyo senedinin düzenlenmesinin yasaklanması hali pek bir şey ifade etmese de esasen iç ilişkide etkili olabilir. Temsil yetkisi verildikten veya kanunen temsil yetkisi elde edildikten sonra kambiyo senedi düzenlenmesinin yasaklanması halinde ise bu ancak iç ilişkileri etkileyecek üçüncü kişileri bağlamayacaktır. Temsil yetkisine haiz olmayan bir ortağın kambiyo senedi düzenlemesi halinde yetkisiz temsil sonucu bu borçtan kendisi sorumlu olacaktır  ve diğer ortaklarında ortaklardan birinin kambiyo senedi düzenlemesi halinde sorumluluklarına karar verilmelidir. Şayet adi ortaklıklarda böyle bir iç düzenleme olması zorunluluğu olmadığı için her adi ortağın temsil yetkisi olması nedeniyle diğer ortaklarda bu kambiyo senedinden sorumluluğu söz konusudur.

 

 

Benzer konulara ilişkin yazılarımız için tıklayınız. ;

PROTESTO ÇEKİLMEYEN CİRANTALARA İLAMSIZ İCRA TAKİBİ

Bonohttps://www.sevinozsekerkarabudak.av.tr/ttk-714-bono-protesto/


Web sitesi içerisindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Sevin Özşeker Karabudak’a ve Av. Derin Özşeker ‘e  aittir. Web Sitesi içerisinde paylaştığımız genel hukuki bilgiler ve yargıtay kararlarının kullanılması halinde oluşabilecek mağduriyetlerden tarafımız hiçbir sorumluluk almamaktadır.  Bu web sitesindeki makale ve içeriklerin izinsiz olarak başka sev sitelerinde paylaşılması ve kullanılması halinde   cezai işlem yapılacaktır. Yazılar bilgi vermek amacı ile paylaşılmakta olup konu ile ilgili  avukattan ofisinden danışmanlık alınması gerekmektedir. Her konu kendi içerisinde farklıdır. Yazıların kullanılmasından kaynaklı mağduriyetten tarafımız sorumluluk almamaktadır. Hukuk büromuz Muğla İli  Bodrum İlçesinde  görev yapmaktadır. Genellikle Bodrum’daki uyuşmazlıklarla ilgili davalara bakılmaktadır. Bodrum Avukatları olarak Muğla Barosuna bağlı avukatlarız. Ayrıntılı bilgi için 0530 434 48 48 – 0536 930 52 60

Avukat Sevin ÖZŞEKER

Avukat Sevin ÖZŞEKER

Özşeker Hukuk Bürosu, Muğla’da Av. Sevin Özşeker Karabudak tarafından kurulmuştur. Kurulduğu günden itibaren müvekkillerinin hukuki problemlerine kısa zamanda yaratıcı ve etkili çözümler üretmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Burada Arama Yapın

Yardıma İhtiyacınız Var mı?

Hukuk Büromuzun bir diğer önemli özelliği de dürüstlük ve şeffaflıktır.

Hukuk Hizmetleri İçin Arayın

0530 434 4848

Mail Address

avsevinozseker@gmail.com