DÜĞÜNDE TAKILAN TAKILAR
DÜĞÜNDE TAKILAN ZİYNET EŞYALAR
Düğünde takılan ziynetler boşanma sürecinde ve sonrasında sıklıkla dava konusu edilen eşyalardır. Ziynet eşya davası boşanma davası ile birlikte talep edilip açılabileceği gibi ayrı bir dava olarak da açılabilir. Eğer boşanma davası içerisinde talep edilmiş ise hakim ziynet eşyalara ilişkin talebi ayrı bir dava konusu olduğundan ziynet eşyalar yönünden davayı ayırıp, başka bir esas numarası vererek dosyayı işleme alacaktır.
Düğünde takılan altınların kimin olacağı hususunda tartışmalar vardır. Yargıtay kararlarında ister erkeğe ister kadına takılmış olsun düğünde takılan ziynet eşyaların kadının olduğu görüşü yaygındır. Bu nedenledir ki bu dava daha çok kadınlar tarafından açılmaktadır.
Türk Medeni Kanunu’nun 6. Maddesine göre ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür’’. Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Bu nedenle örneğin düğünde kendisine takılan ziynetlerin düğünden sonra eşi tarafından elinden alındığını veya bozdurulduğunu iddia eden tarafın bunu ispat etmesi gerekmektedir. Aksi halde dava reddolunmaktadır.
Ayrıca Yargıtay, kararlarında Ziynet eşyaların kadın üzerinde bulunmasını, saklanmasını, muhafaza edilmiş olmasını hayatın olağan akışına uygun bulmaktadır. Bu nedenle iddia edilen hususların delillerle desteklenmesi büyük önem arz etmektedir. Düğün videoları, tanık beyanları, banka kayıtları, yemin vb. bu dava için önemli delillerdendir. Ancak unutulmamalıdır ki duyuma dayalı tanık beyanları hükme esas alınmamaktadır.
Konuya İlişkin Yargıtay Kararları Şu Şekildedir;
1-T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2021/ 6960 esas, 2021 / 6290 karar, 20.09.2021 tarihli kararı;”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK md. 6). Kural olarak ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Davacı kadın, düğünde kendisine takılan ziynetlerin düğünden sonra eşi tarafından elinden alındığını ve bozdurulduğunu belirterek ziynetlerin bedellerinin iadesini istemiş, davalı erkek ise ziynetlerin kadında olduğunu, kendisinin almadığını ve kadının evden ayrılırken tüm şahsi eşyaları ile birlikte ziynet eşyalarını da beraberinde götürdüğünü savunmuştur. Hayat deneylerine göre olağan olan, bu çeşit eşyanın kadın üzerinde olması ya da saklanmış, muhafaza edilmiş bulunmasıdır. Diğer bir deyimle bunların erkeğin zilyetlik ve korumasına terk edilmiş olması olağana ters düşer. …Dosya arasında bulunan ve davalı erkek tarafından da delil olarak dayanılan taraflar arasında görülen boşanma dosyasındaki beyan ve delillerden de davacı kadının ziynet alacağına yönelik iddialarını ispatlayamadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı kadın, dava konusu ziynet eşyasının zorla elinden alındığını, bozdurulduğunu ve geri verilmediğini ispat edememiştir. Açıklanan sebeplerle davacı kadının ziynet alacağı davasının reddine karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.” şeklindedir.
2-T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi 2020/ 1775 Esas, 2020 / 3029 Karar, 15.06.2020 Karar Tarihli kararı”…2-Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1). Davacı kadın, dava dilekçesinde davalı erkeğin ziynetleri aldığını ancak vermediğini iddia etmiş, davalı erkek ise süresinde verdiği cevap dilekçesinde, ziynetlerin davacı kadında bulunduğunu savunmuştur. Davacı kadın ziynet eşyasının erkek tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Ziynet eşyalarının niteliği gereği, kadının ortak konuttan ayrılırken yanında götürmesi hayatın olağan akışına uygun düşer. Davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir” şeklindedir.
3- T.C YARGITAY 2.Hukuk Dairesi’nin 2020/ 4034 Esas, 2020 / 4831 Karar, 19.10.2020 Karar tarihli kararında ise bu husus şöyle vurgulanmıştır”….Hayat deneylerine göre olağan olanın bu çeşit ziynet eşyasının kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesidir. Başka bir anlatımla bunların davalı tarafın zilyetlik ve korumasına terk edilmesi olağan durumla bağdaşmaz. Diğer taraftan ziynet eşyası rahatlıkla saklanabilen, taşınabilen, götürülebilen türden eşyalardandır. Bu nedenle evden ayrılmayı tasarlayan kadının bunları önceden yanında götürmesi gizlemesi her zaman mümkün olduğu gibi evden ayrılırken üzerinde götürmesi de mümkündür. Bunun sonucu olarak normal koşullarda ziynet eşyalarının kadının üzerinde olduğunun kabulü gerekir. Aksini ispat yükü davacı kadındadır…..”
4-Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 2013/13772 esas, 2013/17011 karar numaralı, 19.11.2013 tarihli kararı ”…Dava konusu ziynetlerin, davalı tarafından daha sonra yerine konacağı söylenerek istendiği ve davacı tarafından verildiği, davalının bu ziynetleri bozdurarak kredi borçlarının ödenmesinde kullandığı iddia edilmiş, davalı ise ziynetleri almadığını, davacının ailesine ait kasada, davacının ailesinde olduğunu savunmuştur. Mahkemece, ziynet eşyalarının davalı tarafından harcandığı iddiasının boşanma dosyasındaki davalının gelirinin yüksek olduğu yönündeki beyanlarına aykırı olduğu, boşanma dosyası içeriği incelendiğinde altınların davalı tarafından alınıp harcandığı iddiasının da hayatın akışına uygun düşmediği, davalı taraf da bunu kabul etmediğinden altınların davacıda olması gerektiği gerekçesi ile bu talebin reddine karar verilmiştir. Toplanan deliller ile sunulan belgelere göre davacının ziynetlerin varlığını ispat ettiği kabul edilebilirse de bu ziynetlerin davalı tarafından alınarak kullanıldığı ispatlanamadığından, hayat deneylerine göre bu çeşit eşyanın kadının üzerinde olması ya da evde saklanması, muhafaza edilmesi olağan bulunduğundan ziynetlerle ilgili verilen ret kararı yerindedir. Davacı vekilinin ziynetlere yönelen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ziynetlerle ilgili bölümünün ONANMASINA,” şeklindedir.
5- Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/4979 Esas, 2021/7845 Karar, 27.10.2021 tarihli kararı şu şekildedir; ”Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1). Davacı kadın dava dilekçesinde, ziynet eşyasının davalı erkek ve ailesi tarafından alınıp harcandığını ve kendisine iade edilmediğini iddia etmiş, davalı erkek ise cevabında, kadının talep ettiği kadar altının düğünde takılmadığı ve takılanların kadın tarafından kuaför dükkanı açılmak için kullanıldığını savunmuştur. Davacı kadın ziynet eşyasının erkek ve ailesi tarafından alındığını ve kendisine geri verilmediğini ispat yükü altındadır. Davalı erkek bu beyanı ile ziynetlerin kendisinde olduğunu kabul etmemiş olup ispat yükünü üzerine almamıştır. Bu durumda, ziynet eşyalarının davalı erkek ve ailesi tarafından alınıp harcandığının davacı kadın tarafından ispatlanması gerekmektedir. Davacı kadının tanıklarının ziynetlere ilişkin beyanı bizzat görgüye dayalı olmayıp aktarımdan ibarettir. Tanıkların iddia edilen vakıayla ilgili somut, görgüye dayalı bir bilgileri yoktur. Dosyada iddiayı kanıtlamaya elverişli başkaca bir delil de bulunmamaktadır. Davacı kadın yemin deliline dayanmamış, gösterdiği diğer delillerle de dava konusu ziynet eşyalarının erkek tarafından elinden alındığını ve iade edilmediğini ispat edememiştir. Bu durumda mahkemece, davacı kadının ziynet alacağı talebinin reddi gerekirken, kabulü doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.”
Web sitesi içerisindeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Avukat Derin Özşeker ‘e ve Avukat Sevin Özşeker Karabudak’a aittir. Bu web sitesindeki makale ve içeriklerin izinsiz olarak başka sev sitelerinde paylaşılması ve kullanılması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Yazılar bilgi vermek amacı ile paylaşılmakta olup konu ile ilgili avukattan ofisinden danışmanlık alınması gerekmektedir. Her konu kendi içerisinde farklıdır. Ayrıntılı bilgi için 0530 434 48 48 – 0536 930 52 60
BOŞANMA HUKUKU İLE İLGİLİ DİĞER MAKALELER ;
BODRUM BOŞANMA AVUKATI TÜRK HUKUKUNDA MAL REJİMLERİ
BODRUM BOŞANMA AVUKATI Yoksulluk nafakası ve şartları nelerdir?